Şiddet, en basit tanımıyla, kişinin bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan durumların genel adıdır. Şiddet tür olarak pek çok yapıya ayrılabilir. Aile içi şiddet bunlardan yalnızca bir tanesidir.
Aile içi şiddet, bir aile üyesinin diğer aile üyelerine ya da üyesine karşı gösterdiği saldırgan tutum ve davranışların genel adıdır. Ailenin diğer üyesini isteği dışında davranışlara itmeye neden olan her türlü tutum ve davranış aile içi şiddete örnek olarak verilebilir. Bu tutum ve davranışlara örnek olarak; aşağılamak, darp etmek, tehdit etmek, zorla cinsel ilişkiye zorlamak, zorla evlendirmek, şantaj yapmak, kısıtlamak gibi… durumlar verilebilir. Bu tutum ve davranışlar bireyin bedeninden çok ruhuna zarar vermekte ve tamiri zor yaralar açmaktadır.
İçinde bulunduğumuz toplumda çok yaygın olarak görülen aile içi şiddet, şiddete maruz kalan aile bireyi üzerinde geri dönüşü çok zor ruhsal ve bedensel hasarlara neden olabilmektedir. Bu durum bireyin, yalnızca içinde bulundukları dönemi değil aynı zamanda gelecekte de problemler yaşamasına neden olabilmektedir. Bu problemlere örnek olarak ortaya çıkabilecek ruhsal rahatsızlıklar verilebilir. Bu ruhsal rahatsızlıklardan bazıları, depresyon, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu olabilir.
Hayat fırtınalı bir deniz aile ise bizi fırtınalardan koruyan liman gibidir. En mahremimiz en özel alanımızdır. Hayatımızın şekillendiği ve geleceğimizin üzerine bina edildiği yaşam temellerimizin atıldığı önemli bir alandır. Ancak işin içerisine şiddet girdiğinde güvenli olmasını beklediğimiz bu ortam güvensizliğin ta kendisi oluverir. Daha da üzücü olan noktası ise yaşanan bu şiddet olaylarının aile içinde gizli olarak kalmasıdır. Gizli kalmasında geleneksel bakış açılarının etkisi oldukça büyüktür. ‘’ Kocam döver de sever de, özel hayat, aman canım alt tarafı bir tokat, yen kırılır kol içinde kalır’’ gibi cümleler bu bakış açısını çok iyi özetlemektedir. Bunun dışında şiddete maruz kalan aile bireyinin diğer aile üyesinden korkması ya da ona karşı kendisini çaresiz hissetmesi de bu durumun oluşmasına neden olan bir diğer faktördür. Bu şiddet olaylarının gizli kalması aile içinde var olan şiddetin dozunun artmasına neden olabilmektedir. Bu da aile üyelerinin ruhsal yapısını ciddi anlamda bozmaya ve geri dönüşü mümkün olmayan hasarların oluşmasına neden olabilmektedir.
Özetle şiddet kimden ve nereden gelirse gelsin asla kabul edilemez. Bir diğer aile üyesini istemediği şeylere zorlayıp onu aciz durumda bırakmak yapılabilecek büyük kötülüklerden biridir. Şiddete sessiz kalmak ve bunu gizlemek de şiddeti uygulamak kadar kötüdür. Bu durumun derhal gerekli mercilere bildirilerek, mağdur olan aile üyesinin korunması gerekmektedir.